// Posted by :batuhan
// On :7 Eylül 2016 Çarşamba
Merhaba! Son yayınımda artık blog ile daha fazla ilgilenmeye çalışacağımı söylemiştim, bundan önce de facebook sayfamda yakın zamanda bir kitap yorumu bir de anime yorumu paylaşacağımdan bahsetmiştim. Bugün de sıra geldi anime yorumuna. Uzun zamandır anime yorumu yapmıyorum, çünkü anime izlemiyordum. (Çok mantıklı bir neden değil mi? :D) Geçen aylarda ise bloglardaki birkaç tavsiye üzerine ve daha sonra da internette arıştırıp çok sevildiğini gördüğüm bir animeye başlamıştım. Tokyo Ghoul'a. Ben başladığımda animenin ilk sezonu yeni bitmişti ve sezon toplamda 12 bölümden oluşuyordu. Ve hemen başladım, hızlı hızlı izledim ama son iki bölümü bir türlü izleyememiştim.
Çünkü "izlediğim yere kadar" anime bana biraz sıradan ve internette okuduklarıma nazaran biraz abartılmış gibi gelmişti. O yüzden çok fazla izleyesim gelmemişti, ama bitirmekte kararlıydım. Çünkü yorumlara bakarken birkaç kişinin de animenin biraz durağan ilerlediğini ama son iki bölümün, özellikle final bölümünün çok iyi olduğunu, hatta sezonun en iyi bölümü olduğunu söylediklerini okumuştum. Ben de bugün son iki bölümü izledim, ve iyi ki de izlemişim. Dedikleri kadar varmış son iki bölüm. O yüzden artık üzerimdeki pişmanlık kalktı diyebilirim :D
Biraz animenin konusundan bahsedecek olursam; Tokyo da bir korku hikayesi başlamıştır. İnsanları yiyen gizemli hortlakların varlığı hakkında insanlar endişelenmektedir. Tek besin kaynakları insanlar olan bu hortlaklar yaniGhoullar, normal insan görünümündedirler ama insanlar gibi yemek yiyemektedirler. Sadece insan eti ile doymaktadırlar. Animenin ana karakteri olan Kaneki ise bir gün hoşlandığı kızı evine bırakırken bir ghoul tarafından saldırıya uğrar ve ölümcül yaralar alır. Ama şanslıdır ki son anda kurtulur ve gözlerini hastanede açar. Daha sonra ise kendisinde bir sorun olduğunu anlamaya başlar. Daha önce yediği hiçbir yemeği yiyememekte ve sürekli insan eti istemektedir. Çünkü yaşadığı saldırıdan sonra kendisini öldürmeye çalışan ghoulun organları ameliyat sırasında Kaneki'ye nakledilmiştir.Yani artık Kaneki'nin içinde insanlık tarafı olduğu gibi bir de ghoul tarafı belirmiştir.
Bununla birlikte de Kaneki'nin ilerleyen bölümlerde ghoullar arasında önemli bir yere geldiğini görüyoruz. Çünkü o diğer ghoulların aksine tek gözü kırmızı olan ya da tek gözlü ghoul olarak bilinen birisi oluyor ve bu sayede de kendine karşı ister istemez güçlü düşmanlar ediniyor. Animenin ana teması bu şekilde, yalnız biraz ağır ilerleyen bir konusu vardı bana göre. Çünkü ben en azından ilk sezonun ilk yarısında bazı şeylerin açıklığa kavuşacağını ve biraz daha hareketlenme olacağını beklerken anime hala aynı tempoda, bazen daha da bir yavaş ilerlemeye devam etti. O yüzden buralarda sıkıldığımı itiraf ediyorum.
Bahsetmek istediğim diğer bir şey de animede önemli bir yere sahip olanKaguneler. Kagune denilen şey her ghoul için farklı bir yapıda ve şekilde olan ve vücutlarından çıkan bir nevi savaş silahları. Animeyi izlerken birçok farklı kagune görüyoruz ve bunlar için de benim en çok hoşuma gidenler sanırım Kaneki ve Touka-san'ın erkek kardeşi olan Ayato'nun kagunesi oldu. İkisi de oldukça havalıydı bence :D
Dediğim gibi yavaş ilerleyen bir animeydi. Ama iyi ki o son iki bölümü izlemişim. Beklediğim aksiyon ve istediğim Kaneki ile sonunda karşılaştım. Kaneki, animenin başından sonuna kadar sessiz ve narin bir karakterdi. Yani sağlam ve güçlü bir yapısı yoktu. Ama son bölümde o beklediğim sahne gelince işte dedim, geç oldu ama güç olmadı. Benim istediğim Kaneki işte tam olarak bu! Tam bir sayko, psikopat bir karaktere dönüştü ki zaten onca şeyden sonra da böyle olması gerekiyordu. (Bu onca şeyin ne olduğunu söylemeyeceğim, en önemli nokta burası çünkü.) Bir de o saçlar beyazlayıp gözü kızarınca tam kıvamında oldu diyebilirim :D Kaneki'yi bu görünüşü ile ikinci sezonda maskesi ile birlikte görmek için sabırsızlanıyorum desem yalan olmaz. :D
Animenin ikinci sezonu da sanırım dün başladı. İlk bölüm yayınlanmış, hatta ben de bu yorumu yazarken bir yandan bölümü indiriyorum :D Bildiğiniz gibi animeler genel olarak manga üzerinden devam ediyor, ama Tokyo Ghoul'un ilk sezonu bittikten sonra yeni sezonun manga ile bağlantısız ilerleyeceği söylenmiş, ben bunu bilmiyordum gerçi bilsem de bir şey değişmezdi benim için. Çünkü mangasını takip etmiyorum. Manga okumayı çok istiyorum ama henüz başaramadım bunu, umarım yakında hangisi olursa olsun ilk mangama başlayabilirim.
Evet Tokyo Ghoul hakkında demek istediklerim bu kadardı. Genel olarak toparlayacak olursam ilk başlarında sıkıldığım ve uzun bir süre izlemeye ara verdiğim ama sonra devam edince beni fazlasıyla tatmin eden bölümlerle karşılaştım. Kesinlikle tavsiye ederim, ben yeni sezonu çok merak ediyorum, neler olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok o yüzden izleyip göreceğim. Şimdilik benden bu kadar diyorum ve ikinci sezona başlamak için kaçıyorum. Hoşçakalın!
(İlk sezonun açılış müziği. İkinci sezonunki de yayınlandı ama ben onu çok sevemedim. Fazla durgundu, en iyisi bu :D)